NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
1 - (1646) وحدثني
أبو الطاهر
أحمد بن عمرو
بن سرح. حدثنا
ابن وهب عن
يونس. ح
وحدثني حرملة
بن يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن سالم بن
عبدالله، عن
أبيه، قال:
سمعت عمر ابن
الخطاب يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (إن الله
عز وجل ينهاكم
أن تحلفوا
بآبائكم).
قال عمر:
فوالله! ما
حلفت بها منذ
سمعت رسول الله
صلى الله عليه
وسلم نهى
عنها. ذاكرا
ولا
آثرا.
[ش
(إن الله
ينهاكم أن
تحلفوا
بآبائكم) قال
العلماء:
الحكمة في
النهي عن
الحلف بغير
الله تعالى أن
الحلف يقتضي
تعظيم
المحلوف به.
وحقيقة
العظمة مختصة
بالله تعالى،
فلا يضاهى بها
غيره.
(ذاكرا
ولا
آثرا) معنى
ذاكرا لها
قائلا لها من
قبل نفسي،
ومعنى ولا آثرا أي
حالفا عن غيري].
{1}
Bana Ebu't-Tâhir Ahmed
b. Amr b. Şerh rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb, Yûnus'dan rivayet etti.
H.
Bana Harmele b. Yahya da
rivayet etti. (Dediki): Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni
Şihâb'dan, o da Salim b. Abdillâh'dan, o da babasından naklen haber verdi.
(Demişki): Ben Ömer b. El-Hattab'ı şunları söylerken işittim: Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Gerçekten (Azze ve
Celle) sizi, babalarınıza yeminden nehyediyor !» buyurmuş.
Ömer: «Vallahi
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu yasak ettiğini işiteli ne
kendim için, ne de başkası namına bu yemini yapmadım!» demiştir.
2 - (1646) وحدثني
عبدالملك بن
شعيب بن
الليث. حدثني
أبي عن جدي.
حدثني عقيل بن
خالد. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم
وعبد بن حميد.
قالا: حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
كلاهما عن
الزهري، بهذا
الإسناد،
مثله. غير أن
في حديث عقيل:
ما حلفت بها منذ
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ينهى عنها.
ولا
تكلمت بها.
ولم يقل: ذاكرا
ولا
آثرا.
{2}
Bana Abdülmelik b. Şuayb
b. Leys de rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden rivayet etti. (Demişki):
Bana Ukayl b. Hâlid rivayet etti. H.
Bize îshâk b. İbrahim
ile Abd b: Humeyd dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdürrezzâk rivayet
etti. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi.
Her iki râvi Zühri'den
bu isnâdla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Yalnız UkayPin hadîsinde:
«ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu yasak ederdiğini işiteli ne
bu yemini yaptım, ne de ağzıma aldım!» cümlesi vardır. O «Ne kendim için, ne de
başkası namına...» dememiştir.
(1646) - وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وزهير بن حرب.
قالوا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن الزهري،
عن سالم، عن
أبيه، قال:
سمع النبي صلى
الله عليه
وسلم عمر وهو
يحلف بأبيه.
بمثل رواية يونس
ومعمر.
{…}
Bize Ebü Bekir b. Ebî Şeybe
ile Amru'n-Nâkıd ve Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyân b.
Uyeyne, Zührî'den, o da Salimden, o da babasından naklen rivayet etti. Babası,
Yûnus'Ia Ma'mer'in rivayetleri gibi:
«Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Ömer'i babasına yemin ederken işitti...» demiş.
3 - (1646) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
ليث. ح وحدثنا
محمد بن رمح
(واللفظ له).
أخبرنا الليث
عن نافع، عن
عبدالله،
عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه
أدرك عمر بن
الخطاب في
ركب. وعمر
يحلف بأبيه.
فناداهم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
(ألا إن الله
عز وجل ينهاكم
أن تحلفوا
بآبائك. فمن
كان حالفا فليحلف
بالله أو
ليصمت).
{3}
Bize Kuteybe b. Saîd de
rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Rumh
dahî rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Leys, Nâfi'den, o da
Abdullah'dan, o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber
verdi ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ömer b. El-Hattâb'a bir kafile
içinde babasına yemin ederken yetişmiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) onlara derhâl:
«Dikkat!» Gerçekten
Allah (Azze ve Celle) sizi babalarınıza yeminden nehyediyor; kim yemîn edecekse
Allah'a yemîn etsin yahut sussun!» diye nida etmişler.
4 - (1646) وحدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. ح وحدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
يحيى (وهو
القطان) عن
عبيدالله. ح
وحدثني بشر بن
هلال. حدثنا
عبدالوارث.
حدثنا أيوب. ح
وحدثنا أبو
كريب. حدثنا
أبو أسامة عن
الوليد بن
كثير. ح
وحدثنا ابن
أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن إسماعيل بن
أمية. ح وحدثنا
ابن رافع.
حدثنا ابن أبي
فديك. أخبرنا
الضحاك وابن
أبي ذئب. ح
وحدثنا إسحاق
بن إبراهيم
وابن رافع عن
عبدالرزاق،
عن ابن جريج.
أخبرني
عبدالكريم. كل
هؤلاء عن
نافع، عن ابن
عمر. بمثل هذه
القصة. عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
{4}
Bize Muhammed b.
Abdillâh b. Numeyr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. El-Müsenna
da rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya yâni İbni'l-Kattan, Ubeydullah'dan
rivayet etti. H.
Bana Bişr b. Hilâl dahî
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülvâris rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb
rivayet etti. H.
Bize Ebû Kureyb de
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, VeIid b. Kesîr'den rivayet etti. H.
Bize ibni Ebî Ömer dahî
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, ismâîl b. Ümeyye'den rivayet etti. H.
Bize İbni Râfi' de
rivayet etti. (Dediki): Bize ibni Ebî Füdeyk rivayet etti. (Dediki): Bize Dahhâk
ile İbni Ebî Zi'b haber verdi. H.
Bize İshâk b. İbrâhîm
ile ibni Râfi', Abdürrazzak'dan, o da ibni Cüreyc'den naklen rivayette bulundu.
(Demişki): Bana Abdülkerîm haber vordi.
Bu râvilerin hepsi
Nafi'den, o da ibni Ömer'den naklen bu kıssanın mislini Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'den rivayet etmişlerdir.
(1646) - وحدثنا
يحيى بن يحيى
بن أيوب
وقتيبة وابن
حجر (قال يحيى
ابن يحيى:
أخرنا. وقال
الآخرون: حدثنا
إسماعيل) (وهو
ابن جعفر) عن
عبدالله بن
دينار؛ أنه
سمع ابن عمر
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (من كان
حالفا فلا
يحلف إلا
بالله). وكانت
قريش تحلف
بآبائها. فقال
(لا تحلفوا
بآبائكم).
{…}
Bize Yahya b. Yahya ile
Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve ibni Hucr rivayet ettiler. Yahya b. Yahya (bize
haber verdi) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmâîl yâni İbni Ca'fer,
Abdullah b. Dinar'dan rivayet etti. O da îhni Ömer'i şunları söylerken işitmiş,
dediler; Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Her kim yemîn edecekse
ancak Allah'a yemîn etsin!» buyurdu. Kureyş (kabilesi) babalarına yemîn
ederlerdi. Bunun üzerine; «Babalarınıza yemin etmeyin!» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Eymân» ve «Edeb» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî: Ömer (Radiyallahu anh)
rivayetini «Eymân»da; ibni Mâce «Keffârât»da muhtelif râvilerden tahrîc
etmişlerdir.
Hadîsin muhtelif
rivayetleri vardır, ibni Abbâs (Radiyallahu anh)'ın. Hz. Ömer'den rivayetinde
şöyle denilmektedir: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte bir
gazada ben bir kafilenin içinde giderken: Hayır babam hakkı için diye yemîn
ettim. Hemen arkamdan biri: Babalarınıza yemin etmeyin! diye haykırdı. Bir de
baktım Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) imiş!»
İbni Ebî Şeybe'nin
İkrime tarîki ile Hz. ömer'den rivayetinde: «Bir de baktım Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) imiş. Biriniz Mesîha yemin etse —ki Mesih sizin
babalarınızdan daha hayırlıdır— mutlaka helak olurdu; buyurdu.» deniliyor.
İbni'l-Münzir'in
rivayetinde:
«Annelerinize ve
putlara da yemîn etmeyin, Allah'a dahî ancak doğru söylemek şartiyle yemîn
edebilirsiniz ! ibaresi vardır.
ibni Ömer hadîsinin bir
rivayetinde :
«Her kim Allah'tan
başkasına yemîn ederse muhakkak şirk koşmuştur.» Yahut (küfretmiştir.»
buyurulmuştur.
Babalara yemîn etmenin
yasaklanmasındaki hikmet: Yemîn ne üzerine yapıldı ise ona ta'zîm iktizâ etmesidir.
Halbuki hakikî azmet yalnız Allah'a mahsustur. Başkası ona benzeyemez.
Babalardan başkasına yapılan yeminin hükmü de böyledir.
Gerçi Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in bir hadîste: «Babası hakkı için yemîn ederim ki,
kurtuldu.» buyurduğu sabit olmuştur. Şeklen bu da babaya yemînse de bu söz
yemîn kasdedilmeksizin söyleniliverdiği için yemîn sayılmaz.
Allah Teâlâ
mahlûkatından, Tîn, Zeytin, Semâ, Tûr ve Târik gibi birçok şeylere yemîn
etmiştir. Bunu ya o şeyin yüksek şerefine tenbîh için yapmıştır; yahut ibarede
mahzuf vardır; bu gibi yeminler: «Tin'in Rabbı...» «Zeytinin Rabbı hakkı için»
takdîrindedirler.
Ebû Ömer îbni Abdilberr
bu hususta şunları .söylemiştir: «Hiç bir kimseye ne bu kısımlardan biriyle ne
de başkasiyle Allah'tan başkasına yemîn etmek caiz değildir. Çünkü bir kimsenin
bir hakkı dolayısile birine yemin îcâbetse o şahsın Allah'tan başkasına yemîn
etmemesi lâzım geldiğine ulemâ icmâ' etmişlerdir. Yıldıza veya gökyüzüne yemîn
etse de: Benim niyetim bunların Rabbı idi dese ulemâya göre yemîn sayılmaz.»
Katâde: «Mushafa, köle
âzâdına ve kadın boşamaya yemîn etmek mekruhtur.» demiş; îbni Abdilberr talâk
ve köle azadına yapılan yemînin ulemâya göre yemîn sayılmadığını, bu gibi
sözlerin ancak bir sıfatla talâk ve bir sıfatla köle âzâdı olup mecaz
sayılacağını, hakîkatta Allah'tan başka hiç bir şeye yemîn caiz olmadığını
söylemiştir.
İbnil-Münzir'in
beyânına göre bir kimse Kur'ân.ı Kerîm'e yemîn etse de sonra bu yeminden dönse
keffâret lâzım gelir mi gelmez mi meselesinde ulemâ ihtilâf etmişlerdir. îbni
Mes'ûd (Radiyallahu anh\; Böylesinin her âyet için bir keffâret vermesi
îcabeder.» dermiş. Hasan-ı Basrî 'nin mezhebi de budur. İmam Azam'a göre
keffâret lâzım değildir. îmanı Ebû Yûsuf: «Bir kimse Rahmana yemîn eder de
sonra yemininden dönerse bakılır. Şayet bu sözle Allah'ı kasdetmişse yemîn
keffâreti vermesi îcâbeder; Rahman sûresini kasdetmişse bir şey lâzım gelmez.»
demiştir.
Bir kimse «yemîn ettim»
der de ağzından yemîn sayılacak söz çıkmazsa Hasan-ı Basrî ile İbrahim Nehaî'ye
göre yemîn etmiş sayılır. Hammâd b. Ebî Süleyman: «Bu söz yalandır.» demiş;
eshâb-ı re'y fukaha bunu yemîn saymışlardır.
Bir kimse: «Şu işi
yaparsam yahudi olayım» yahut «hiristiyan olayım» dese îmam Mâlik, Şafiî, Ebû
Sevr ve Ebû Ubeyd: «Bu adam Allah'a istiğfar etmelidir.» demişlerdir. Tâvûs,
Hasan.ı Basrî, Şa'bî, Nehaî, Sevrî, Evzâî ve eshâb-i re'y denilen Kûfeliler'e
göre yemîn keffâreti vermesi îcâbeder. Bu sözünden yemîn kasdetmişse imam
Ahmedle İshak'in kavilleri de budur.
«Allah canımı alsın»,
«Helak olayım» gibi sözlerle kendine bedduâ eden kimse hakkında ihtilâf vardır.
Atâ': «Buna bir şey lâzım gelmez» demiştir. Sevrî ile Ebû Ubeyd'in ve Küfe
ulemâsının kavilleri de budur.
Tâvûs ile Leys'e göre
bir yemîn keffâreti vermesi îcâbeder. Evzâî: «Bir kimse: Şu işi yapmazsam
Allah'ın lâ'neti üzerime olsun!» der de o işi yapmazsa bir yemîn keffâreti
vermesi lâzım gelir.» diyor.